GÖRÜNTÜLÜ

Dilovası'nda DEM Parti'ye yoğun ilgi: Başaracağımıza inanıyoruz

Kocaeli Dilovası’nda DEM Parti’ye dönük sahiplenme büyüyor. Belediye Eşbaşkan Adayı Mustafa Avcı, "İlgi umuda dönüştü. Başaracağımıza inanıyoruz" dedi.

YEREL SEÇİM

Yerel seçimlere sayılı günler kala DEM Parti’nin çalışmaları halkla iç içe devam ediyor. Partinin çalışmalarını yoğunlaştırdığı ve kazanmayı hedeflediği yerlerden biri de yoğun bir Kürt ve işçi nüfusun yaşadığı Dilovası. Kocaeli'nin Dilovası ilçesinde DEM Parti’nin çalışmalarına halkın ilgisi ise ilçede herkesin dilinde.
1987 yılında belediye olan Dilovası’nda Kürt nüfus çok yoğun. Fabrikaların etrafta olması, organize sanayi bölgelerinin ortasında kalan kente çalışmak için gelen yoğun bir Kürt nüfus bulunuyor. Ancak DEM Parti’nin kentte güçlenmesinin başlıca sebebi bu değil. Kent kaderine bırakılmış durumda. Kentin eko-sistemi kimyasal depoları, fabrikalar tarafından talan edilmiş. Bugüne kadar belediyecilik anlamında hiçbir şeyin yapılmadığı Dilovası'nda halk DEM Parti’nin vaatlerini neredeyse ezbere biliyor.

DİLOVASI YOK EDİLMEK İSTENİYOR

İstanbul’un bütün organize sanayi bölgelerinin kentte açılması planlanıyor ve bu da kentin yerinden taşınmasıyla olabilecek bir durum. Bundan dolayı da özellikle son 10 yıldır belediye hiçbir hizmette bulunmuyor. İlçenin dışında yeni bir yerde TOKİ konutları yapılıyor, yeni okullar ilçenin dışında yapılıyor, belediye yeni binasını kent dışında yapmayı planlıyor. Kentin şimdi olduğu yer fabrikalar tarafından sarılmış durumda ve bu kent halkının tepkisine rağmen yapılıyor.

Gelecek kaygısı, işsizlik cenderesinde kalan gençler için ilk yönelim ise uyuşturucu oluyor. Uyuşturucu kullanım yaşı ortaokul çağına kadar düşmüş durumda. İktidarın ise buna yönelik herhangi bir çalışması bulunmuyor çünkü zaten istedikleri de kentin boşaltılması.

Kenti saran fabrikalara da bir şey demeyen ve onlarla rüşvet ilişkisine giren iktidar ve belediye, kentte bulunanların göç etmesi için yapılanlara göz yumuyor. Dilovası'nda özellikle bir mahalle tamamen yok olmuş durumda, bir mahalle de yok olma ile karşı karşıya çünkü mahallenin hemen yanında kimyasal depolar bulunuyor. Depolardaki ufak bir sızıntı bile kentin yok olması anlamına geleceğinden, halk kentten gitmeyi düşünüyor.
Çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu gençler ise bu fabrikalarda çalıştırılmıyor. Bilinçli bir şekilde Dilovası halkı göç ettirilmek için uğraşılıyor. Fabrikalarda ve organize sanayi bölgelerinde çalışanlarından neredeyse tamamı İstanbul’dan ya da İzmit’ten geliyor. Çalışacak yüzlerce genç varken bunlara çalışma imkânı hiçbir biçimde verilmiyor. Bunun aksine iktidar yasal olmayan yollar ile burada bulunan gençleri Kanada gibi ülkelere gitmeleri yönünde teşvik ediyor. Son yıllarda yüzlerce gencin işsizlik ve gelecek kaygısından dolayı yasa dışı yollarla Kanada’ya gittiği konuşuluyor. Seçim çalışmalarını takip ettiğimizde de gençlerin DEM Parti adaylarına gelecek kaygısı olduğu için ilçeden gideceklerini söylediğini işitiyoruz.

DEM PARTİ’YE İLGİ ARTTIKÇA SALDIRILAR DA OLUYOR

Gelecek kaygısının, işsizliğin yoğun bir biçimde hissedildiği Dilovası'nda, hiçbir parti DEM Parti gibi ilçeyle ilgili vaatlerde bulunmadığından, DEM Parti’nin adaylarına ilgi her geçen gün giderek artıyor. Seçim çalışmalarının sonlarına yaklaşırken, iktidar partisi seçimi kaybetme riskinin olduğunu gördüğü için DEM Parti seçim afişlerine saldırılar gerçekleştirmeye başlamış. Birçok yerde DEM Parti’nin seçim afişleri yırtılıyor. Bununla yetinmeyen AKP-MHP'liler, kentteki yoksulluktan oy devşirmek için market kartları dağıtmaya başladı. Ancak bunu da oy vermek için "Kuran’a el basıp yemin ettikten sonra" vereceğini söylüyor!

DEM Parti eşbaşkan adayları Mustafa Avcı ve Şevin Çoşkun’un her günü halk arasında geçiyor. Kimin hangi partiye oy verdiğine bakmadan kentte halka neler yapacaklarını, kenti nasıl yeniden ayağa kaldıracaklarını anlatıyorlar.

‘FABRİKALAR GENÇLERİ ÇALIŞTIRMAK İSTEMİYOR’

Mustafa Avcı, Dilovası’nda yapılanlar ve DEM Parti’nin hedeflerine dair ANF’ye konuştu. Dilovası’nın özellikle Serhat bölgesinden göç aldığını söyleyen Avcı, bu göçlerin ekonomik sebeplerden dolayı olduğunu ve buna göre hareket edilmesi gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

"1986’da belde oluyor. 1987’de ilk belediye yönetimi seçiyor. 8 dönemdir bu belediye yönetimi değişik partiler arasında el değiştirdi. Bizler bu dönemde hiç yönetime gelemedik. Her defasında da göç edenlerin yoğunluğu Kürt halkıdır. Ekonomik bir göç olduğu için ulusal bir örgütlenmeden çok ailesel, kişisel çıkarlar var. Kendilerince ekonomik açıdan bir sistem oturtma durumları var. Kaygıları ise bu oturttukları sistemi kaybetmeme kaygısıdır. Ulusal boyutta bir hitap, bir yönelim onları bir araya getiremiyor. Sıkıntılarımızın en büyüğü bu. Bu konuda parti adına bir öz eleştiri de vermemiz gerekebilir. Buranın yereline göre, mevcut durumuna, göre bir üslup, bir dil tutturamamışız, o günden bugüne yönetime gelemeyişimizin nedeni de budur.”
Buraya yerleşen gençlerin buradan da Kanada’ya, Avrupa’ya göç etmek zorunda kaldıklarını ama orada da perişan olduklarını söyleyen Avcı, fabrikaların ise buradaki gençlerin sadece yüzde 10’una iş verdiğini belirterek, şöyle devam etti:

“Burası sanayi bölgesi, buradan göç vermemesi gerekiyor ama veriyor çünkü burada ancak yüzde 10’luk bir kesime iş veriliyor, gerisi başka yerlerden buraya geliyor. Bu sanayi içinde bir maliyet ama buna rağmen buradakileri istihdam etmiyor gerekçesi, araştırmalarımıza göre buradaki gençlerin vasıfsız olduğu gerekçesi olarak duruyor. Gerekçe bu ise sormak gerekir, bu genci siz niye kalifiye güç haline getiremediniz, bir yapı oluşturmadınız şimdiye kadar? Gerekçe bu gibi görünse de biz bunların bazı şeylerin üstünün örtülmesi olarak görüyoruz. Kürt nüfus yoğunluklu olduğu için Kürtlerin istihdam edilmeme durumu söz konusu. Genç yanı başında bir sanayi tesisinde iş bulamayınca başka yerlere yöneliyor."
Buna karşı kendilerinin meslek edindirme kursları açacaklarını, dijital alanda okullaşma ile gençleri vasıflı birer eleman haline getireceklerini belirten Avcı, sanayicilerle de doğru bir yaklaşım içerisinde olacaklarını ve bu şekilde gençlerin iş sorununa doğru çözümler bulacaklarını belirtti.

‘BURAYI RANTA AÇMAYI PLANLIYORLAR’

Dilovası’nın sökülüp atılmak istendiğini belirten Avcı, iktidarın kafasında bunun olduğunu ve bundan dolayı da hiçbir sorunu çözmediğini söyleyerek, şu şekilde devam etti:

"Buranın temel problemi şu; Dilovası buradan sökülüp atılmak isteniyor. Mevcut haliyle bu fiziki yapı eninde sonunda sökülüp atılacak. Yani kafalarında bu var, o yüzden de imar sorununu çözmüyor. 2008’de kaymakamlık olmuş, kaymakamlık merkeze taşınmıyor. Yeni yapılan okullar şehrin dışında yapılıyor. Burayı söküp alacaklar, şehrin dışına atacaklar. Burayı rant alanına açma zihniyeti var. İmar sorunu çözülmüyor, devlet kurumları taşınmıyor, büyük yatırımlar yapılmamış, projelendirme de yok. Belediye hizmet binası vardı, 2 yıl önce onu da söküp almışlar. Tüm bunlar bir araya geldiğinde tek bir şey söylenebilir. Sorunlar çözümsüz bırakılıyorsa 'Burayı söküp atacağız, boşuna yatırım yapmayalım' mantığı var. Aslında çok küçük maliyetlerle kısa sürede çözülebilecek sorunlar da var. Çözülmüyor. Halkı bıktırarak göçertme noktasına getirdikten sonra evini ucuza kapma mantığı var.

Biz şuna inanıyoruz, belediyenin olanakları ile istihdam olanakları var. Sosyal yaşam tesisleri projesi uygulandıktan sonra, o proje uygulandıktan sonra 150 civarında bir genci istihdam etme durumumuz var. Mesela bir mini fırın projesi var, mahallelerde düşünüyoruz. Mini fırın projesinde toplamda 100-150 civarında genç istihdam edilebilir. Açtığımız eğitim destek evleridir, çocuklar için trafik eğitim okullarıdır, üretim sunabilecek birimlerdir, kültür merkezidir, bunları düşündüğümüzde birçok istihdam alanı sadece belediye üzerinden açılabilir. Kentsel dönüşüm değil, yerinde dönüşüme girdiğimizde o alan bile ciddi bir şekilde istihdam alanı açacaktır."

‘DEM PARTİ’YE İLGİ UMUDA DÖNÜŞTÜ’

Seçim çalışmalarına başlarken bir ilginin olduğunu ancak sonradan bu ilginin boyutunun değiştiğini söyleyen Avcı, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Biz başlarken ilgi vardı, ilk söylemlerimizden etkilenen bir çevre vardı, bu biraz dedikodu şeklinde yayıldı, farklı bir şekilde girdik kente. Verilen vaatlerin hiçbiri yerine getirilmemişti. Belediyeye yönelik negatif etki bizde pozitif etkiye dönüştü. Biz indirgemeci bir şekilde yaklaşmadık. Birilerini suçlama üzerinden hareket etmedik. Bir zihniyete yüklendik doğru ama öz olarak kendimizi, DEM’i anlatmaya çalıştık. İlgi büyüyordu ama bu ilgi umuda dönüştü. Rantçı zihniyetin defolabileceği, yerine bizim belediyecilik anlayışının gelebileceğine dair umut ve inanç gelişti. Bu inanç bizi başarıya götürecektir."